Eveet, bu yazımda 2011 yılının kendimce bir özetini yazacağım.. Kendi hayatımdan, sosyal olaylara, Türkiye'de yaşananlardan, ailevi konulara... Yani bir nevi Yıl Sonu Özeti geçeceğim kendimce..
2011 yılına pek iç açıcı girmemiştim. İngiltere'ye gitme planlarım devam etmekte ve vizemin sonucunu beklemekteydim. O sürecin sonunda da önce hüsran, sonra sevinç yaşamıştım.
Sonunda Mart ayına gelmiştik, yani Londra'daki eğitim ve yaşam sürecim başlamak üzereydi. Gurbete gidecek olmanın heyecanıyla heran yemek yiyip, içki içiyordum. Dostlarımla vakit geçirerek bir nevi kendimi alıştırıyordum.
Londra maceram 1 ay sürdü.. Evet, tam 1 ay. Yüksek Lisans yapmak için gitmiştim ancak danışman kurbanı olarak geri dönmüştüm. Nedeni mi? Boşverin, artık konusunu dahi açmak istemiyorum.
1 ay sonra yani Nisan ayının son haftası geri dönmüştüm Türkiye'ye. Hem aile hem arkadaş çevresinde beni ezen bakışları görmek hiçte zor değildi. Neymiş, Londra'da yalnızlığı becerememişim, okulun kötülüğünü bahane ederek geri dönmüşüm.
Desinler ya, alıştım zaten bu tür ön yargı ve sorgusuz yargılamalara. Ogünlerde bana destek olan sayısı bir elin parmakları kadar anca vardı. Hani insanın zor anlarında yanında olan, ona destek veren kişiler vardır. Biz bunlara kısaca DOST deriz. Evet, işte ozamanlar çok daha iyi anladım dostumu ve dostum olarak takılanları.
Herşeyi bir köşeye bırakmayı denerken, üst üste gelen bu anlamsız tavırlarla boğuşuyor, yalnızlığımı 1-2 kişiyle paylaşıyordum.
Hergün dükkana gidiyor, bir nevi dükkanda babama yardım ederek 'çalışma hayatına' giriş yapıyordum. Yaz ayları biraz böyle geçti. Gündüzleri dükkanda çalışıyor, akşamları ise kendimi yine alkol ve yalnızlığa bırakıyordum.
Kardeşim dediğim insan, Alihan, Ağustos ayında askere gidecekti. Birlikte hayal kurup, askerlik öncesi güzel bir tatil yapalım diye plan yapıyor ama hergün bu planlarımız suya düşüyordu. Sonuç olarak birlikte tatil yapamasak bile Ankara'da geçirdiğimiz vakitler inanılmazdı.
12 Ağustos günü Alihan'ı askere uğurladık. Bir darbe daha yemiş gibiydim. Neden mi? Çünkü 2-3 tane dost dediğim insan da Ankara'da yani benim yanımda değillerdi.
Kendi kendime söz verdim, spora ve sağlıklı (!) beslenmeye başlayacaktım. Eylül ayında spor salonuna yazıldım, düzenli olarak hergün spora gidiyor, yalnız olsam bile yavaş yavaş hayatımdan zevk almaya başlıyordum. Sporun insana kattığı en önemli faydalarından biri sanırım. Kilo vermeye başlayınca insanın içinde ayrı bir şevk oluşuyor, bunu şahsen yaşadım. 55 günde 10 kilo verdim, vücudum topladı ve artık kendimi daha sağlıklı hissetmeye başladım.
İş arayışlarım devam etmekteydi, bir yandan babamın baskıları, bir yandan ailedeki kaçak bakışlar... Bunalmaya başlamıştım, taşıyamayacağım yükler yüzünden yine sıkıntılı sayılabilecek zamanlara girmiştim.
Ve tam o günlerde, Ekim ayının ilk haftası telefonum çaldı. Karşıdaki kişi, danışmanlık firmasından aradığını belirterek, yaptığım başvuru sonrası benimle görüşmek istediklerini söylediler. Kendilerine "hangi firma?" diye sorduğumda, aldığım cevap ile havalara uçtum..
Kavaklıdere Şarapları..!
2 gün sonra ön görüşmeye gitmek için hazırlandım, ailemden ve arkadaşlarımdan gizli görüşmeye gittim. Çünkü nazara inanırım, ailem hakkında söylemiyorum ancak arkadaş çevremde ismen sayamasam bile bazı insanların nazarına geleceğimden hep korktum. Öncelikle işim kesinleşsin, sonrasında aileme ve arkadaşlarıma söylerim düşüncesini benimsedim.
İlk görüşmem güzel geçmişti, danışman firmanın müdürü ile yüz yüze görüştük ve benden etkilendiğini, beni Kavaklıdere Şarapları'na önereceğini söyledi. Bu demek oluyor ki, ilk aşamayı başarıyla geçmiştim.
İkinci görüşmem, direkt olarak Kavaklıdere Şarapları'nda olacaktı. Detaya girmiyorum ancak ikinci aşamayıda başarıyla geçmiştim. Alihan ve babama bahsetmiştim bu durumu. Kimseye söylememeleri konusunda söz bile almıştım.
Aradan 1 hafta geçmiş ancak henüz bir geri bildirim gelmemişti. Yavaş yavaş ümidimi kesmeye başlamıştım ve farklı iş arayışlarına girmiştim. İnternet üzerinden başka bir firmaya başvurmuş ve aynı gün içerisinde benimle görüşmek istediklerini belirten bir telefon görüşmesi bile yapmıştım.
Ekim ayının 3. haftası, Pazartesi günü iş görüşmesi için gittiğim firmadan iş teklifi aldım. Ertesi gün yani Salı günü birkaç evrakla birlikte gelmemi ve işe başlayacağımı belirttiler. Şaşkına dönmüştüm, çünkü bugüne kadar hiçbir firma bana aynı gün içerisinde geri bildirim bile yapmamışken, iş görüşmesine gittiğim yer bana ertesi gün işe başlayacağımı söylemişti.
Salı günü sabah erkenden kalkıp, yeni işime gidecek olmanın telaşıyla yola çıktım. Aklımda onlarca soru işareti varken, yeni bir iş sahibi olmanın mutluluğunuda hissediyordum. Benim gibi işe yeni başlayan 4 kişiyle, eğitim koordinatörünü beklerken biraz sohbet ettik. Herkes bukadar acele işe alınmanın ne demek olduğunu birbirine soruyor, herkeste bir karamsarlık duygusu hissediliyordu.
Eğitimler başladığı sırada telefonum defalarca çalmış ancak bakamamıştım. Yemek arası için dışarı çıktığımda telefonum yine çalmış ve bu sefer yanıtlama fırsatım olmuştu. Karşıdaki kişi, danışmanlık firmasından bir yetkili olduğunu ve bana Kavaklıdere Şarapları'nın iş teklifini bildirmek için aradığını söyledi.
Tüylerim diken diken olmuştu, telefonu kapatır kapatmaz babamı ve abimi arayıp onlarında yorumunu aldım. Kendileri bana saygı duyduklarını ve benim tercih yapmam gerektiğini söylediler. Bu hiç zor değildi, çünkü hayalimde olan bir işten teklif almış ve bu benim ilk işim olacaktı. Eğitimine katıldığım diğer firmanın eğitim koordinatöründen af dileyerek öğleden sonra aralarında olamayacağımı söyledim..
Hemen dükkana gidip, babamla bu konuyu konuşup, bir yandanda evraklarımı hazırlama telaşına içine girmiştim. Hastaneden sağlık raporu, diploma fotokopileri vs toplamaya başlamıştım bile. Perşembe günü evraklarımı hazırlayıp, Tunus'taki Kavaklıdere Şarapları ofisine götürdüm. Kendileri bana 24.Ekim'de işe başlayacağımı belirtip, hayırlı olsun dedikten sonra dünyalar benim olmuştu..
Bugün 30.Aralık ve ben 2. ayımı tamamladım. Şirkette Satış Asistanı ünvanıyla işe başladım ve sonrasında bölge olarak Ege Bölgesi asistanı oldum. Biraz hızlı bir giriş yapmama, ve yıl sonu telaşına denk gelmeme rağmen, şükrediyorum böyle bir işim olduğu için.
Kısacası, 2011 benim için biraz hayal kırıklıkları ile başlamış olsada, sonunda hedefime ve hayallerime ulaşmanın mutluluğunu yaşıyorum.
2012 için güzel hayallerim devam etmekte, kafama koyduğum hedeflerimi gerçekleştirme peşindeyim.
Hepinizin geride bıraktığı 2011'e el sallayıp, 2012'ye güzel bir giriş yapıp sağlıklı, huzurlu ve mutlu olmanızı diliyorum...
Hoşçakal 2011 - Hoşgeldin 2012.....!
30 Aralık 2011 Cuma
27 Aralık 2011 Salı
Hayal Kurmak
Siz hiç tanımadığınız biri için duygulandınız mı? Varlığını bildiğiniz ancak görüşmediğiniz, sadece hayal ettiğiniz biri için?
Ben bu hislerin hepsini yaşıyorum. Henüz tanımasam bile umut ediyorum. Hayal kurmak bazılarına göre saçma bir şeydir. Hani hayattan kopup her daim hayal kurduğumuzu sanır o bazıları. Ancak bilmiyorlar ki hayal ederek birçok şeye kavuştuğumuzu.
Çok yakın birkaç arkadaşım biliyor şuan kurduğum o tek hayali. Umarım gerçekleşecek, inanıyorum. O zaman buraya yazar mıyım bilmiyorum çünkü nazara inanırım.
Ama mutlu olduğumu, huzurlu bir şekilde yazdığımı hissedeceğinizden eminim.
İyi akşamlar.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)