Biz neden
çalışıyoruz?
Para
kazanıp, ileride mutlu bir yuva kurup, yaşadığımız standardın altına düşmeden
aile olabilmek için değil mi?
Hak
etmiyoruz belki de bu tempoyu, "bu yüzden mi okudum" diyoruz..
Kızsak da,
sabret deyip dişimizi sıkıyoruz.. Hep "ileriyi" düşünerek..
Peki,
ilerisi karanlık bir ülkede yaşadığımızı biliyor muyuz?
Her sabah
yapmacık manşetlerle güne başladığımızı...
Göstermelik
tartışmalar, lüzumsuz zamlar, çılgın projeler, bugün ne giysemler, O Ses
Türkiye'ler...
Aslında o
ses bizim değil, yani Türklerin!.
Bizim
sesimizi duyan yok, gençliği umursayan yok!
Ansızın
gözaltına alınan askerler, şiddete maruz kalan gazeteciler.
Manşet,
TERÖR ÖRGÜTÜ..
Hani bir söz
vardır, elini vicdanına koy!.. Kimse neden denemiyor bunu?
Vicdan mı
kalmadı yoksa, onu da mı çaldılar?
Onlarca
aksaklık, düzen bozukluğu, yalanın arasında.
Sahi, biz
neden çalışıyoruz?
Yemedikten,
harcayamadıktan sonra mezara mı götüreceğiz!..
Anca benim
gibi, doldukça yazarız böyle.
İki bayrak
sallarız, gerçi bayrağın da mazisini silmeye çalışıyorlar ya!.
Belki
Anıtkabir'e gideriz.
Kalk deriz
Ata'ya, gel kurtar bizi...
Nafile....
O da duymaz
bizi, kırgındır halbuki.. Kemikleri sızlamıştır!..
Bakın
başınızın çaresine der!..
Sonuç
olarak, bir geleceğimiz var belli..
Ama o
gelecek de tutsak, sonu karanlık bir yolda ilerliyoruz.
Elimizde ki
ışıldaklar alınıyor, gözlerimiz parlıyor bir süre.....
Bir süre
sonra da...