8 Eylül 2011 Perşembe

Balabankara


..Balabankara..

Yine yardım için dükkandayım.. Aylardan Kasım.. Yani işlerin yoğun ve balığın çok olduğu zamanlar... Ancak hafta içi olduğu için en azından gündüzleri iş biraz seyrek oluyor.. E ben dükkanda olduğum zaman ve öğle vakitleri ise, babamla boğaz gezdirme olayına gireriz.. 

İkimizde birbirimize bakıp, 'bu öğlen nerede yesek' der ve yola koyuluruz.. Bilinmeyene doğru arabayı kullanırken, illaki aklımızda bir yer canlanır ve oraya doğru sürerim aracı.. Bu seferki durağımız, Balgat'ta yeni açılan Balabankara..

Ben ilk defa duymuştum, babam ise gazetede reklamını gördüğünü ve Eskişehir'de meşhur olduğunu söyledi.. Restorana girdik, içerisi tıklım tıklım.. Ne yesek diye menüye bakarken, ortaya turşu, ezme, salata ve bulgur pilavı geldi.. Lezzetliydi bu başlangıçlar.. 

Garsona sorduk, 'neyiniz meşhurdur' diye.. Kendisi bize, yukarıdaki spesiyali önerdi.. Pidenin üstüne köfte, çöp şiş ve tereyağ-domates sosu kombinasyonu... İşin içine tereyağı girince, lezzetsiz yemeği bile güzelleştirdiğini herkes biliyor..

Yediğimiz yemeğe gelirsek, ben beğendim.. Lezzeti güzel, hizmet ve ilgi 10 üzerinden 7-8 civarında.. Ancak arayacağım bir lezzet değil, karnım aç iken, Balabankara'ya gidelim demem... Alternatifi çok olan bir lezzet..

Rakı - Balık


Genelde yakın çevrem, kendilerine yemek özellikle balık yapmam için bana hep ısrar ederler.. Kardeşim dediğim insanlardan Alihan, heran bu isteğini dile getirir.. Artık kaçış yok, söz verdiğim gibi kendisine balık yapmam gerekiyordu..

Yukarıdaki resim, 2010 yılında Kurban Bayramı zamanında çekildi.. Alihan'ın ailesi Ankara'da olmadığı için, illa balık yapacaksın diye tutturdu.. E bizim dükkanımız bayramda kapalı, hemen bir çözüm bulmam gerekiyordu.. Babama sorup, dükkanın anahtarını aldım.. Buzhaneden 2 adet levrek, meze dolabından ise kalamar ve karidesleri aldım.. Yıllardır balıkçı olduğumuz için, hangi balık nasıl temizlenir az çok biliyorum.. Kolları sıvadım ve işe koyuldum..

Marketten alışveriş yapıp evin yolunu tuttuk.. Salata; Alihan'ın eseri.. Kalamar, levrek ve özel karides benim marifetim... Yanında olmazsa olmaz rakı ve bize eşlik eden mükemmel Türk Sanat Müziği...

7 Eylül 2011 Çarşamba

Ankara Dönerinin Adresi





                                                          ...Anadolu Et Lokantası...

Fotoğrafın altına, lokantanın ismini yazmak istedim çünkü bu harika lezzeti bizlere sunduğu için kendilerine teşekkür etmek gerekli...

Anadolu Et Lokantası ile tanışmam yıllar öncesine dayanıyor.. Eski dükkanımız, Kızılay Kumrular Sokak'ta idi.. İsmi, tabiiki Dalyan Balıkçısı.. Okul sonraları, haftasonları ve tatillerde genelde dükkana gider, balıklarla oynardık.. Ve tabii mızmızlık yapıp karnımız açıktığında ise, babam hemen 4-5 dükkan yanda bulunan Anadolu Et Lokantası'na götürürdü bizi.. Lokanta denildiğine bakmayın, bildiğiniz esnaf dönercisi ancak sulu yemek ve tek tük kebapta var..

Dönerle birlikte, parmaklarımızı bile yerdik.. Tabii yıllar sonra balıkçımızı kapatıp, bir nevi modaya ayak uydurup bizde Fast-Food dünyasına girmeye başladık.. Ondan sonra Anadolu'da döner yemek hayal olmuştu.. Yılların komşusu olduğumuz için küslük olmadı tabii ama kendi dükkanımızda döner olduğu için ona hücum ediyorduk..

Yıl 2004 sonbaharında Dalyan Balıkçısı ismini Çayyolu'na taşıdık.. Sonrasında yine, eskisi gibi Anadolu Et Lokantası'na ziyaretlerimiz çoğaldı.. İddaa ediyorum evet, Ankara'daki en iyi döner..

Birçok kişi bana, Süha Dönercisi'nin dönerini daha çok sevdiğini söylüyor ama ben katılmıyorum.. Tabii oda ayrı bir hikaye, anneannemin evi Süha'nın karşısındaydı.. Yani bir nevi O'nunda elinde büyüdük ve dönerlerinin tadına defalarca baktık.

Ancak dediğim gibi, Anadolu Et Lokantası'nı şiddetle tavsiye ediyorum...

Az Pişmiş Biftek





İlk yazımda bahsetmiştim, fotoğraf çekmeyi ve özellikle yediğim yemeklerin fotoğraflarını çekmeye bayılırım. Yukarıdaki resmin size mazisini anlatmak istiyorum..

Öncelikle, 'neden bu et pişmemiş' diyebilirsiniz.. 1,5 - 2 sene öncesine kadar, biftek tarzı etleri genelde çok pişmiş olarak pişirir veya gittiğim yerlerde öyle sipariş verirdim.. Ancak askerliğim sonrasındaki İtalya seyahatimde öğrendim ki, bugüne kadar yanlış yapmışım.. Floransa'da 'Mario' adlı küçük bir aile lokantasında, havalandırma panelinin orada büyük harflerle 'etinizi en fazla orta pişmiş olarak hazırlarız' tarzındaki uyarı beni meraklandırmıştı.

Tabiiki o uyarıdan sonra etimi orta pişmiş olarak sipariş verdim.. Sonuç? Yukarıdaki manzara.. Bu eti nasıl yerim diye düşünürken, küçük bir dilim kesip tadına baktım.. İnanılmaz yumuşak ve lezzetliydi.. Sanırım eti güzel marine etmişler diye kendi kendime konuştum..

İtalya'da 1 ay kalmıştım, bu 1 ay içerisinde sanırım 10-12 defa et yemeği yedim ve hepsini orta pişmiş olarak sipariş ettim.. Bana etin nasıl pişirilip, nasıl en lezzetli şekilde servis yapılmasını öğrettiği için, İtalya'ya olan aşkım 1 kat daha arttı... Tabiiki böyle lezzetli bir et ile, kırmızı şarap...

Afiyet olsun..

                                              ..İtalya'da aşçılık okuyan, Brezilyalı Mariana..

6 Eylül 2011 Salı

Lezzetli Yemekler

Beni tanıyanlar bilir, boğazıma düşkün biriyimdir.. Evde olduğum günler, hobi olarak farklı yemekler yapar, diğer zamanlarda ise yakın arkadaşlarımla dışarıda yemek yerim.. Ve tabii ki yediğim yemeklerin fotoğraflarını çekerim..

Bir önceki yazımda, çektiğim fotoğrafları mazisiyle beraber paylaşacağımı belirtmiştim.. Bunların içinde yediğim veya yaptığım yemekleri anlatıp, gittiğim restoranları özetlemeye çalışacağım..

Umarım benim gibi boğazına düşkün olan arkadaşlar, yazdıklarımı beğenir ve takip etmeye devam ederler..

Fotoğrafların Dili

Eskiden beri fotoğraf çekmeye meraklıyımdır.. Bu merakım, babamın sahip olduğu Nikon FE2 fotoğraf makinası ile başladı.. Eski teknoloji yani filmli makina olduğu için çektiğim fotoğrafların ne denli güzel olduğunu anlamak zordu.. Ancak film bittiğinde öğreniyordum ve bir çoğu yanmış filmler oluyordu..

iPhone 3 GS telefonumu aldığımda, bol bol fotoğraf çekmeye başladım.. Telefonun birçok farklı uygulaması olduğu için, onlarında yardımıyla çektiğim fotoğrafları renklendirip, efektler katabiliyordum..

Sonrasında, iPhone 4 telefonumu aldım ve bilgilerimi bu telefonla daha da pekiştirdim. Kamerasının çözünürlüğü ve ekranın HD olmasından dolayı, çektiğim fotoğraflar daha kaliteli hale gelmişti. Fotoğrafçılıkla ilgili uygulamaları sık sık takip ediyordum ve dolayısıyla birçok farklılık katabiliyordum çektiğim fotoğraflara..

iPhone'lar için bir uygulama mevcut, ismi Instagram.. Kısaca şöyle özetleyim, genel olarak fotoğraf paylaşım programı. Çektiğiniz fotoğrafları ekliyor, sizi tanıyan veya tanımayan üyelerde bu fotoğrafları beğenip, yorum yapabiliyorlar.. Uygulamayı ilk yüklediğim tarihlerde pek sık kullanmıyordum çünkü bilinmiyordu insanlar tarafından. Ancak sonraları iyice benimsedim.. Şimdi, 120'ye yakın fotoğrafım var ve birçoğu diğer üyeler tarafından beğeniliyor.

Bundan sonra, fotoğrafları birer birer ekleyip, nasıl çektiğimi yani yaşandığı hadise ile yayınlayacağım..


Saygılar, Efe Eryurt